Her sabah aynı soruyla uyanıyoruz belki de:
Kahramanmaraş ne zaman ayağa kalkacak?
Küllerinden ne zaman yeniden doğacak?
Ve umutlar ne zaman gerçekten yeşerecek?
Yaralı bir coğrafyada yaşıyoruz. Topraklarımız sarsıldı, evlerimiz yıkıldı, sevdiklerimiz göçüp gitti. Ama en çok da içimizde bir şeyler çöktü. Güven, huzur, gelecek… Hepsini bir anda yitirdik sanki. Kahramanmaraş’ın sokakları hâlâ sessiz, gözleri hâlâ yorgun. Ama bilirim ki bu şehir suskunken bile haykırır; yorgunken bile çalışır.
Ayağa kalkmak sadece binaları yeniden inşa etmek değildir. Asıl mesele, o binaların içinde yeniden umutla yaşayan insanları görebilmektir. Bir annenin çocuğunu okula güvenle göndermesi, bir gencin hayal kurmaktan korkmaması, bir babanın alnındaki teri gururla silmesidir asıl kalkış.
Bu şehir, yoklukla çokluk arasında mücadeleyi bilen insanların şehridir. Ve biz, hep birlikte yeniden inşa edeceğiz. Taşla değil, inançla. Tuğlayla değil, emekle. Çünkü Kahramanmaraş’ın mayasında direnç var. Bu topraklar, yokluğu da gördü; umudu da yeşertti. Şimdi yine zamanı geliyor: Toprağı sulamanın, yaraları sarmanın, birbirimize sarılmanın.
Kahramanmaraş ne zaman ayağa kalkacak biliyor musunuz?
Birbirimizi gerçekten dinlemeye başladığımızda.
Yalnız olmadığımızı hatırladığımızda.
İnsanlar yeniden üretmeye, çocuklar yeniden gülmeye başladığında.
Ve evet… Umutlar yeşerecek. Çünkü umut, en çok da acının içinden filizlenir.