6 Şubat 2023'ten bu yana tam iki yılı aşkın süre geçti. Ve hâlâ “Kahramanmaraş ne zaman ayağa kalkacak?” diye soruyoruz. Sormakla da kalmıyor, bekliyoruz. Çünkü artık Kahramanmaraşlılar, söz değil icraat görmek istiyor. Umut değil, somut adımlar istiyor.
Depremin üzerinden 800 günü aşkın süre geçmiş ama hâlâ enkaz kaldırır gibi işler yürütülüyor. Konteynerlerde doğan çocuklar var bu şehirde. İki kış, bir yaz geçti; insanlar hâlâ geçici barınaklarda, hâlâ belirsizlikle baş başa. Hâlâ umutlarını “2025 sonuna kadar teslim edilecek konutlara” bağlamış durumdalar. Oysa bu şehir, artık sabır taşını çoktan çatlatmış durumda.
Yapılan açıklamalara göre Kahramanmaraş’a da dâhil olan 11 ilde toplam 453 bin konut ve iş yeri teslim edilecekmiş. Peki bugüne kadar teslim edilen kaç tane? Hangi kriterle dağıtılıyor? Hangi mahalleler öncelikli? Hangi aile 800 gündür neden hâlâ konteynerde? Bu soruların cevabı yok. Çünkü şeffaflık yok. Hesap verme yok. Denetim yok.
Belediyeler, bakanlıklar, kurumlar arasında gidip gelen “yeniden yapılanma” projeleri ise hâlâ dosya üzerinde. Japonya’dan gelen uzmanlarla 10 yıllık planlar yapılıyor ama şehirde sabah işe gidip dönebileceği bir yol olmayan binlerce insan var. Dijital dönüşümden söz edenlerin dijitalle işi yok; çünkü gerçeklerle teması kopmuş bir yönetim anlayışı var.
Deprem bir doğal afetti. Ama bu gecikme, bu vurdumduymazlık, bu organizasyonsuzluk artık bir yönetim krizidir. Ve bu krizin bedelini yine halk ödüyor.
Kahramanmaraş yalnız bırakılmış bir şehir. Ve biz bu gerçeği artık daha yüksek sesle söylemek zorundayız.
Çünkü bir şehir, önce ilgisizlikle, sonra suskunlukla yıkılır.