Son günlerde ve bu günlerde, büyükşehir belediyesinin kurucu başkanı Fatih Mehmet Erkoç, yeniden sahalara döndü.
31 Mart mahalli seçimlerinden sonra sesi soluğu çıkmayan, hiçbir toplantıda, etkinlikte görünmeyen sayın Fatih Erkoç’un yeniden gezilere katılması,(özellikle ramazan ayı içerisinde) ziyaretleri ve yapılan-devam eden hizmetleri-yatırımları incelemesi, vatandaşın kafasında soru işaretlerini de beraberinde getirdi.
Bu şehirde, mahalli seçimler öncesinde, daha adaylar belli değilken ve hatta Cumhurbaşkanımızın Kahramanmaraş’a gönderdiği Hayrettin Güngör’ün büyükşehir belediye başkan adayı olacağını bile bile ‘Keşke Fatih Erkoç ile bir dönem daha devam edilseydi, keşke yarım kalan hizmetleri, projeleri tamamlama imkânı-fırsatı verilseydi’ diye yazan bendim.
Ha, hataları oldu, bedelini ödedi, aday gösterilmedi, o ayrı. Zaten bunların da ne olduğunu geçtiğimiz aylarda açık açık yazmıştım.
Bu yazıyı günah çıkartmak için de yazmıyorum ki kimseye diyet borcum da yok.
*
Şimdi Fatih Erkoç yine gündemde. En çok da bıraktığı borçlar yüzünden gündemde. Zira herkes onu konuşuyor. İnsanlar, ki basın dahil, işi gücü bıraktı, sanki memleketin başka sorunu-derdi yokmuş gibi, bu borçları tartışıyor. Belediyenin şu an uçan kuşa borcunun olması, Fatih Erkoç’u da kamuoyu nezdinde hedef tahtasına oturturken, bakıyorum, dikkat ediyorum, okuyorum, borçsuz kul bile yokken şu alemde, belediyelerin borçlarının olmasını da normal karşılıyorum.
Bir eser vücuda getiriliyorsa, hizmet ediliyor, projeler hayata geçiriliyorsa, tabi ki belediyelerin borcu olacak.
Borçsuz kul mu var şu cihanda. Borç yiğidin kamçısıdır diye boşuna mı demişler. Nerelere gittiğini, kimlere gittiğini merak ediyorsanız, onun da hesabını ve cevabını ben verecek değilim.
Gider ayak bazı tanıdıklarını işe aldığı, belediyenin kasası tam takır iken kendine yakın bulduğu esnafın, müteahhitlerin parasını ödediği de konuşulan meseleler arasında iken, bir Otoparkı yapan müteahhide 4 milyon üzerinde borç olduğu da bilinirken, bunun gecikme faizi ile birlikte belediyeye maliyetini siz hesap edin artık.
*
Erkoç’un yeniden meydana çıkması, sahalarda boy göstermesi, ziyaretler ve incelemelerini sürdürmesi, muhtemel yeni kabine oluşumunda bakan veya bakan yardımcısı olabileceği varsayımları, ihtimalleri, toto oyunları gırla giderken, kamuoyunda böyle bir beklenti yok ve sağda solda cılız bir şekilde de olsa konuşmalar pek rağbet bulmuyor.
Hak etmediği düşünülerek…
Yine diyorum, yine yazıyorum, bu yazı bir günah çıkartma yazısı değil. Benim feriştahına eyvallahım yokken, sayın Mahir Ünal gibi bir siyaset dehasının, bir siyaset ekolünün, bir siyaset güç odağının olduğu yerde, ve hele hele de rakiplerince siyasi darbeye maruz kalmış sayın Ahmet Özdemir gibi meclisteki en güçlü temsilcimiz varken, Fatih Erkoç’a böyle bir görev tevdi edilir mi, neden olmasın!
Sorarım size, kim ya da kimler hak ettiği yerdeler?
*
Fatih Bey’in Muharrem Erantepli ve Mehmet Akif Kahveci ile birlikte hareket etmesi, birlikte gezilere, incelemelere ve ziyaretlere katılması, boy göstermesi, Erkoç’un bittiği, tükendiği anlamından uzaklaşırken, elinin hâlâ partinin içinde olduğunun da en büyük göstergesi, belgesidir bana göre.
Yani demem şu ki, Fatih Erkoç, ‘Ben bitti demeden hiçbir şey bitmez, bitmeyecek’ mi demek istiyor, ona aklım yetmez!
Bildiğim şu, bu ekip işbaşında.
Yarınlar nelere gebe bilinmez ama, sayın Erkoç ‘Ben ölmedim, tükenmedim, bitmedim, hayattayım!’ diyor haberiniz olsun!