Geçtiğimiz hafta sonu Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, Kahramanmaraş’ta bir halk buluşması düzenledi.
Günler öncesinden saat 13.00’te başlayacağı duyurulan toplantı, organizasyon eksiklikleri nedeniyle yaklaşık bir saat gecikmeyle başlayabildi.
Salona geç gelen Genel Başkan, coşkulu bir kalabalıkla buluştu, evet...
Ama o buluşmaya damga vuran asıl şey, sahnede yaşanan basın krizi oldu.
Basın mensupları olarak görevimizi yapıyor, fotoğraflar çekiyor, halkı bilgilendirmek için orada bulunuyoruz.
Ancak kendilerini Anahtar Parti Genel Merkezi'nden görevli olarak tanıtan iki kişinin, basın mensupları sahneden sert bir üslupla indirmeye çalışması, tam anlamıyla kabul edilemez bir tavırdır.
Üstelik bu müdahale, yalnızca bir yanlış anlaşılmadan ibaret de değildi; açık bir şekilde "siz burada istenmiyorsunuz" mesajı içeriyordu.
Madem haber yapılmasını istemiyordunuz, neden bizi davet ettiniz?
Bu soruyu orada yüksek sesle sormadık. ?
Çünkü misafirin ev sahibine gösterdiği saygıdan, ortamı daha da germemek adına sessizce salonu terk etmeyi tercih ettim.
Lakin suskunluğum, yaşanan saygısızlığı kabul ettiğim anlamına gelmiyor.
Şunu herkes bilmeli: Bizler seçimden seçime ortaya çıkan siyasiler gibi değiliz.
Bizler, bu şehirde doğduk, burada yaşıyoruz ve Allah ömür verdiği sürece burada, halkımızın haber alma hakkı için çalışmaya devam edeceğiz.
Anahtar Parti'nin Kahramanmaraş buluşmasına yaşanan bu basın krizi maalesef gölge düşürdü.
O günün haberleri, o salonun içinden çıkan sözlerle değil, basına karşı sergilenen tavırla yazıldı.
Ve belki de en önemlisi, kamuoyunda güven inşa etmek isteyen bir siyasi hareket için bu tür davranışların telafisi çok zor olur.