2020 yılı dünyamız için : felaket yılı oldu.. 1917 İspanyol Virüsü gibi ortalığı yakıp kavuran Korona Virüs , dünyayı yalnızlaştırdı. Göz görmeyince gönül unutur derler ya işte öyle oldu.. İnsan, yakınında bulunan sevdiği kimse ile sık sık görüşmeden edemez. Ama bu kişi uzak bir yere giderse görüşmekten umudunu keser, ayrılığa katlanır. Bunun için atalarımız: Göz görmezse gönül unutur demişlerdir. 2020 yılının bize attığı bir kazık: aynı evin içindeki çocukları göremez olduk.. Evde odalar tek kişilik oldu.. her çocuk bir odada, anne ayrı odada , baba ayrı odada yaşıyor, herkes yemek için bile bir sofraya oturmaz oldu.. Korona Virüs var diyerek : çin yavrusu gibi herkes evin bir köşesine kaçar oldu.. Cenaze: önceki hayatımız da Cenazeler öğle namazı sonrası, ikindin namazı sonrası kaldırılır eş dost duyan duymayan koşar cenaze namazına katılmak için bir mücadele ederdi.. Bugün devletimiz cenaze defin ve namazını 30 kişi ile sınırlarken, yakınları mezarlıklara gitmemek için bir bahane arkasına sığının oldu.. Yalan mı ? söyleyelim: bende gitmiyorum.. Korona Virüs bir gerçek : Görünen köy kılavuz istemez. Atalarımız : Gözden ırak olan, gönülden de ırak olur ! demişler ama ne yapalım, bir yanda can bir yanda dost cenazesi..! Büyüklerin bir sözü var : Gözü tanede olan kuşun ayağı tuzaktan kurtulmaz, kibarlık olsun diye düğün cenaze, toplantılara koşarsak Korona Virüs bizi ayağımızdan yakalar..! Büyük lokma yiyin ama büyük konuşmayın, aman ha aman kimseye gülmeyin , korona virüs den korktuğu için hanımından ayrı tek kişilik odada yatana sakın gülmeyin , “Gülme komşuna, gelir başına “ ata sözünü sakın unutmayın... Sevgili okurlarım: “Güneş balçıkla sıvanmaz” diyen büyükler boşa söylememiş, Korona Virüs balçıkla sıvanacak bir şey değil , bu sebeple herkes dikkatli olsun.. Bugün ilacı yok, yapılan aşılar ne kadar etkili olacağı belli değil, ancak biz hep şuna inandık ki : Allah, Gün doğmadan neler doğar, Allah kime nasıl şifa verir ! mesele burada.. Acı tatlı, 2020 yılının son günlerine yaklaştığımız bugünlerde: Kuraklık, yağış sonrası gelen felaketler , orman yangınları, savaşlar, ölenler, aynı şehirde tek başına yaşayanlar, evlerin içinde tek kişilik odalarda süren hayat ! tüm bunlardan bir ders almamız gerekiyor.. Sabah dostlarla oturuyoruz: Konumuz : televizyonlardaki hafiyelik programları : Türk aile yapısı ve İslam Aile yapısına uymayan ahlaksızlıkları ortaya seriyorlar.. “ Gizlide gebe kalan, aşikârede doğurur,” ata sözü yerini bularak, 82 Milyonun önünde ahlaksızlığını anlatıyorlar.. Bunun iki sebebi vardır: Biri bozulan ahlakı biraz daha bozmak, biz böyle yaptık sizde yapın hey ahalı demektedir.. devletimiz buna bir çare bulmalıdır.. Bugün korona virüs değil, başımıza taş yağsa ! şikayet etmeye hakkımız yok, 100 yıldır kaybettiğimiz, gelenek, görenek, genel ahlak, İslam Yaşayışını yeniden bula bilirmiyiz diyorum ama aklıma şu söz geliyor: Giden gelse dedem gelirdi, babam, annem, dedem, nenem gitti hiç biri geri gelmiyor.. bizim ahlakımız gelir mi ? bilemiyorum.. Dostlarla bir araya geleceğimiz günler 2021 sonu gibi görülüyor.. Göz görür, gönül ister diyeceğim ama o güne kadar gönül gözü kalır mı dostlar onu da bilemiyorum.. Biz çocukken : Alamanya ya gidenler gelince , şöyle yaşıyoruz, böyle yaşıyoruz diyerek gurbeti övüp dururlardı.. Yıllar sonra gazeteci olarak AB ülkelerini gidip gezince şunu gördüm ki : Gurbette övünmek, hamamda türkü söylemeye benzermiş.. Bir söz var ya reklam sözü : Aslında biz Osmanlı bankasıyız bir birimizden farkımız yok !” bizde gördük ki gurbette yaşayanların bir birinden farkı yok, aynı şey.. Sözün özü: Bugün kendi evimizde gurbette yaşayanlara döndük.. Tek kişilik odalar bize mesken oldu.. Herkes tek başına yemek yiyor, tek başına çay içiyor, böyle bir dünyada yamaya bizi mahkum eden ne ? Korona Virüs mü ? yoksa Lut kaviminin başına gelen felaketin ön habercisi mi ? bunu iyi anlamak için Ürdün İrem şehrinde yaşanan olayları Lut Peygamberin mücadelesini iyi bir okuyun, herkese hayırlı cumalar diliyorum İyi günler..