Bazı şeyler nettir. Geceden sonra gündüz gelir, Allah'ın (cc) izniyle. Bazı gerçekler gizlenemez. Güneş karanlığı ezer geçer, Rabbimin (cc) iradesiyle. Bazı hususlar vaktini bekler, Mevla (cc) öyle irade buyurduğu için.
Zalimler gecedir, karanlıktır ve vakti gelince bir İbrahim (as), bir Yusuf (as), bir Musa (as) gelir ve yerle bir eder. İbrahim’i ateşe, Yusuf'u kuyuya ve Musa'yı denize sürükleyenler birer birer saf dışı olurlar, birer birer hüsrana uğrarlar.
Yüce Allah (cc) rahman ve rahimdir. Kendi yolunda samimiyetle yürüyen kulunu korur. İbrahim'i ateşten, Yusuf'u kuyudan ve Musa'yı denizden sağ-salim kurtarır. Ateş yığını bir gül bahçesi, kör kuyu bir sığınak ve Kızıl Deniz güvenli bir dehliz olur, Allah'ın izniyle.
Yüce Mevlam (cc) en büyük dost ve yardımcıdır. Kendisine güvenine yolda bırakmaz. Eyyub (as) derdine şifa bulmadı mı? Yunus (as) balığın karnından kurtulmadı mı? Nuh (as) tufanda sahil-i selamete yol bulmadı mı? Bir müddet hüzün ve korkudan sonra sabredenlerin kurtuluşa erdiği ne kadar da net. Görmek için iman gözü gerek.
Nemrut, Firavun ve Ebu Cehil mağlup olmaya ve cehennemin gayya kuyularını atılmaya mahkumdur. Başka yolu yok. Başka ihtimal yok. Anlamak için tefekkür şart.
İbrahim (as) karşısında Nemrut denilen zalim, Musa (as) karşısında Firavun denilen azgın ve Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (asm) karşısında Ebu Cehil denilen münkir, zalim ve azgın hiçbir hüküm ifade etmez. Halk arasında bir söz vardır ya, "sıfıra sıfır, elde var yine sıfır."
Hak karşısında tüm zalimler, inkârcılar ve azgınlar "sıfıra sıfır, elde var yine sıfır" hükmündedir, hiçbir mana ve değer ifade etmezler. Batıl, ancak bir müddet insanlara tesir eder. Batıl, insanları ancak bir müddet kandırır. İbrahim (as) geldi mi Nemrut, Musa (as) geldi mi Firavun ve Hz. Muhammed (asm) teşrif etti mi, tüm Ebu Cehiller tası-tarağı toplar ve kaybolur giderler.
İsra Suresi 81. ayeti gel tefekkür eyle ve dinle: "(Ey Muhammed!) De ki: "Hak geldi, batıl yok oldu. Elbette batıl yok olmaya mahkumdur." Evet, El-Hak doğru. Hak geldiğinde batıl gider. Güneş geldiğinde karanlık gider. İlim geldiğinde cehalet gider. Batıl da kalıcı değil, karanlık da kalıcı değil, cehalet de kalıcı değil. Bunların bir müddet, az bir süre geçerli olması sizi yanıltmasın. İmtihan sırrıdır o.
Aslolan hep Hak'tır, doğruluktur ve iyiliktir. Aslolan Hakkın, doğruların ve iyilerin hüküm sürmesidir. Bu hususta Yüce Rabbim (cc) Enbiya Suresi 105. ayette bakın ne buyuruyor: "Andolsun Zikir'den sonra Zebur'da da: "Yeryüzüne iyi kullarım vâris olacaktır" diye yazmıştık."
Evet, bazı şeyler nettir. Elbette, biz iyi kullar tekrar yeryüzünde hakim konuma geleceğiz. Selahaddin Eyyubi'ler, Alp Arslan'lar ve Fatih Sultan Mehmet'ler "yeryüzüne nasıl varis oldularsa" vakti geldiğinde yine iyi kullar hüküm sürecek ve hükümran olacaktır, Allah'ın izniyle. Ve müjde veriyorum: "Kisra'nın sarayı yıkıldığı gibi, Roma'nın saltanatı çöktüğü gibi, Babil'in kuleleri yerle bir olduğu gibi Hakka aykırı tüm sistem ve rejimler bir bir devrilecektir." Bazı şeyler nettir. Hiçbir ihtilaf yoktur ve Allah'ın muradının gerçekleşmesini engelleyecek hiçbir güç de yoktur.
Şu durum ilmi bir gerçektir ki, karanlık kendi başına bir değer ifade edecek bir şey değildir. “Karanlık, aydınlığın yokluğudur.” Batıl da aynen öyledir. Kendi başına hiçbir değer ifade etmez. “Batıl, Hakkın gelip de tepesine binmediği için yalandan hüküm sürer.” Elhamdülillah Hak geldi ve batıl yok olacaktır elbette.
Buraya kadar anlattıklarımız ilmi ve tarihsel gerçeklerdir. Gelin buradan güncel gerçeklere bir bağlantı kuralım: "Evet, Ülkemizde 15 Temmuz 2016 gecesi Darbe Girişimini engelleyen Halkımız da yeni bir dönemin kapısını aralamıştır. Halkımız o gece “okunan sala ve ezanlar eşliğinde, “ya Allah Bismillah, Allah-ûekber nidalarıyla” sokakları doldurdu, darbeye karşı durdu. Yüzlerce şehit ve binlerce gazi verdi. Ancak hakkını yedirmedi. “Benim seçtiğim bu iktidarı, benim iznim olmadan elimden zorla alamazsın” dedi. Bu Hakkın bir gereğidir.
Halkımız, bunun yanında, 40 yıldır Milleti aldatan Fethullah Gülen isimli bir sahtekara da en sert bir şekilde cevap vererek, “sen bir yalancısın, senin de hükmün buraya kadarmış, senin de yalandan oluşturduğun saltanat, korkudan inşa ettiğin bina çöktü” dedi.
Halk hem kendi içindeki batıla ve hem de kendi dışındaki Batılılara böyle sert cevap vermiş ve set çekmiştir. Evet, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa ve belki Osmanlı tarihi de dahil, ilk defa halk iradesini bu kadar net ve açık bir şekilde ortaya koymuştur. Canı pahasına da olsa, Devletine, birlik ve beraberliğine, huzur ve selametine bizzat sahip çıkmıştır. Artık bundan önce hüküm süren batılın ömrü bitmiştir. Artık bundan önce Millete rağmen hüküm süren Batılı Emperyalistlerin tesiri kalmamıştır. Darbeci zorba zihniyete karşı duran Halkımız hem batılı, hem de Batılıları devirmiş ve yeni bir dönemin kapısını açmıştır. Bunların hepsi Hakkın (cc) izniyle olmuştur.
Nasıl ki, tarihte Hz. İbrahim (as), nasıl ki Hz. Musa (as) ve nasıl ki Sevgili Peygamberimiz (asm) galip geldi ise bugün de biz tüm Peygamberlerin takipçisi ve Sevgili Peygamberimizin (asm) bir ümmeti olarak galip geldik. Elhamdülillah.
Velhasıl kelam: "Hakkın izniyle Halk geldi, batıl da, Batılılar da yok olup gitti.".
Ahmet SANDAL