Adıyaman Gölbaşı'nda tanıştık, Antalya'da ayrıldık... Güle Güle Mıçe !
Bıyıklarımız yeni terlemişti, gençtik. O zamanlar Kahtalı Mıçe, Adıyaman Gölbaşı Gazinosu'nda konser veriyordu. Kaseti tanıtılacak, reklam filmi çekilecekti. Türkiye Gazetesi ve TGRT bizi bu önemli görev için görevlendirdi. Ama benim aklımda tek bir şey vardı: Kurban Bayramı öncesi bu işi bitirip eve dönmek...
İkindi üzeri pırava (prova) başlamıştı. Peçeteler havada uçuşuyor, tabaklar kırılıyor, ortam tam bir şenlik yeriydi. Kamera elimdeydi, harika görüntüler alıyordum. Salon boştu ama benim için bu görüntüler yeter de artardı bile. "Bu görüntüler tanıtım için yeterli, akşamı beklemeyelim, dönelim," dedim.
Kahtalı Mıçe, şivesiyle ve kararlı bir ifadeyle, "Olmaz, akşam çekecektin, TGRT'de yayınlanacak, herkes görmeli," dedi. Haklıydı, anlaşma öyleydi.
Akşam yavaş yavaş salon dolmaya başladı. Biz de saz ekibiyle karşılıklı oturmuş yemek yiyorduk. Birden ona dönüp sordum: "Ağabey, bu kadar güzel sesiniz var, neden daha önce kaset ve plak çıkarmadınız?"
O meşhur sesiyle, hafif de sinirlenerek, "Babo, çattık yahu! İki lokma yemek yiyeceğiz, zehir ettin bana!" dedi ve sofradan kalktı.
Yanımdaki dostlar, "Plakları da var, kaseti de var, hiç dinlemedin mi?" dediler. O an hatırladım... "Damımıza, damınıza kar yağdı" türküsünü söyleyince anılarım daha da netleşti. Tanışmamız böyle hafif gergin, ama unutulmaz bir anıyla başlamıştı.
Aradan uzun yıllar geçti. Hastanede tedavi gördüğünü öğrenmiştim, ziyaret etmeyi planlamıştım. Ama ne yazık ki, acı haberi hastanenin acil servisinde aldım.
Bugün 15 Şubat 2025. O gün Adıyaman Gölbaşı'nda tanıştık, bu gün Antalya'da ayrıldık... O ise artık ahirete gitti. Geride gözü yaşlı sevenlerini, dostlarını ve sayısız hatırayı bıraktı.
Sanat dünyası büyük bir kayıp yaşıyor. Ferdi Tayfur'un ardından, şimdi de Kahtalı Mıçe'yi kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz.
Gözlerimin önünden Adıyaman Göl Gazinosu'ndaki çekimler, çocukluk heyecanım ve o akşam yediğimiz yemek geçiyor... Söylediği türküler, kırılan tabaklar, atılan peçeteler..
Ve şu an bir türkü çalıyor... Genç yaşta kaybettiğimiz Engin Nurşani'nin sesi, sanki Kahtalı Mıçe'nin vedasını anlatıyor:
Zaman mı hızlandı vakit bir başka / Geceyi kaybettim günler yabancı Geçen yıllar gençliğimi götürdü / Hayalim yarına, dünler yabancı Şu ulu çınarın boynu bükülmüş / Daha güz gelmeden dalı dökülmüş Hangi fırtınada kökü sökülmüş / Baharda bir başka iller yabancı
Evet... Antalya, Kahtalı Mıçe için gurbet oldu bize. Maraş, Adıyaman dışında kalan her yer şimdi bize yabancı... Cenaze Nakil aracı ile Adıyaman'a doğru yola çıkarken kızları sevenleri onu hastane de yalınız bırakmadı..
Adıyaman Gölbaşı'nda tanıştığımız Kahtalı Mıçe'yi, Antalya'da ebediyete uğurlamak varmış. Mustafa Arslan ailesine başsağlığı diliyorum. Adıyaman'ımızın başı sağ olsun. (asıl adı Mustafa Arslan olan 74 yaşındaki Kahtalı Mıçe , bir süre önce soyadını ve adını Mustafa Kahtalı olarak düzetme yaptırmıştı !)
Allah rahmet eylesin!