1071
Bazı isimleri kendinizden bilirsiniz. Özünüz o isme doğru kendiliğinden akar. Bir ırmağın denize akışı gibi. Bazı resimleri kendinizden bilirsiniz. Canınız o resme baktığınızda bir kuş heyecanı ile çarpar ve bir kuş gibi titrersiniz. Bazı harfleri kendinizden bilirsiniz. Kâlbiniz o harflerin çatısı gibi bir yumak olur ve sığınır o harflere, güvende hissedersiniz. Aynı bu saydıklarım gibi, bazı rakamları da yüreğinizin en derin, en müstesna ve en özel yerinde saklarsınız. Bir kutu içinde saklanan en nadide hatıra gibi. Kutsal bir emanetin saklandığı bir sanduka gibi.
Bizden isimler, “Allah (cc), Muhammed (asm), İslam” ve benzerleridir. Özümüzden severiz. Bizden resimler Kabe-i Muazzama’da Beytullah’tır. Medine-i Münevvere’de yeşil türbeli mekandır. Kudüs’te Mescid-i Aksa, İstanbul’da Aya Sofya’dır. Canlarımız biliriz. Bizden harfler, Elif, Lam, Mim, Ta, Ha, Ya, Sin’dir. Gönüllerimizde ışıktır. Bizden rakamlar, 571’dir, 1071’dir, 1453’tür. Yüreklerimizde heyecan kaynaklarıdır.
Yukarıda başlıkta 1071 diye yazdım. Maksadım anlaşıldı. Gerçekten de, 571 dediğimizde, 1071 dediğimizde, 1453 dediğimizde, hiçbir şey demesek de, hemen maksadımız ve meramımız açığa çıkıyor.
Miladi 571 yılında Dünyamızı şereflendiren Kainatın yüzü-gözü hürmetine yaratıldığı, insanlığın onuru Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’e (asm) salat ve selam olsun. 1071’de Malazgirt’te savaş meydanına bembeyaz kefen ile atının üzerinde gelen ve bize Anadolu ile birlikte Batı’nın kapılarını açan Sultan Alparslan’a selam olsun. 1453’te İstanbul gibi bir şehri, medeniyetlerin buluştuğu bir mekanı fetheden ve çağ açıp çağ kapayan Şanlı Kumandan Fatih Sultan Mehmed Han’a selam olsun.
Evet, anlamışsınızdır. 1071 başlığıyla yazacaklarım biraz duygu dolu. Düşünce değil, duygularım konuşsun.
1071’in bir yıldönümü bugün. 26 Ağustos 2014 bugün. “26 Ağustos 1071 günlerden Cuma. Bozkurtlar Ordusu geçti hücuma. Ya Allah Bismillah Allahûekber” nidalarıyla büyüdük biz. Bu nidalar kulaklarımızın neşesi olduğu gibi, kâlbimizin de en mutena köşesinde durdu.
Evet, bugün 26 Ağustos 2014’te bunları düşündüğüm gibi, 1071’in 1000. Yılını da düşündüm. Heyhat! Düşündüm ve hüzünlendim. Büyük ihtimalle göremeyeceğim o günü. Çünkü, 1965 doğumluyum. Kim 80’i yaşamış, kim 90’ı aşmış, kim 100’e ulaşmış da biz ulaşacağız, heyhat ki heyhat! Üstelik, 1971 doğumlu değilim ki, 100 yaşı da yetmiyor. 106 yaş gerekiyor, 1071’in 1000. Yılını görmek ve o kutlu neşeyi yaşamak için 100 yaşı da yetmiyor, 106 yaşına ulaşmam gerekiyor. O da günümüzde, çağımızda insanımızı yaş ortalaması erkeklerde 70 civarında olduğu için çok zor görünüyor. Bize kısmet olur mu? Herşey Takdir meselesidir. Rabbim (cc) dilerse elbette olur. Rabbim (cc) dilerse akar sular durur. Yaşımız da 106’yı bulur. Tabi bunların hepsi bir dilek.
Neyse, esas bu noktada insanoğlu şunu düşünmelidir. Ne kadar da Dünyaya dalıyoruz. Görenler de 1000 yaşayacağımızı sanır. Yani, bizim bu Dünya sevgimizi ve Dünyadaki telaş ve hırsımızı uzaydan birileri izlese, inanın kahkahayı basardı. “Zavallılar, ne kadar da az yaşıyorlar. 100 yaşına ulaşmayı bile büyük hayal ve zor, çok zor ihtimal gördükleri halde, sanki 1000 yıl yaşayacakmış gibi, telaş ve çaba içindeler.”
Çok doğru bir tespit ve çok doğru bir müşahede değil mi?
Bakın, 1071 yılının 1000. yılına kalmış şurada, 50-55 yıl. Bu kadar yılı yaşamanın, sanki bir “fevkalade bir başarıymış” gibi zor olduğunu, aklımız ve fikrimiz nasıl da farkediyor. Olağanüstü bir şey. Şu an 49 yaşında birisi için, 50 yıl sonrasını, hatta 40 yıl sonrasını, hatta 30 yıl sonrasını düşünmek olağanüstü bir şey. Hatta daha da ilerisini söyleyeceğim, 20 yıl sonrasını bile düşünemiyoruz.
Ey zavallı Ahmet Sandal! 20 yıl sonrasına olağanüstü bir düşünce ve sanki ulaşılması zor bir hedef olarak bakarken, neden Dünyada bu kadar çok ve gereksiz bir hırsa sahipsin? Bırakın 20 yılı, bırakın 30 yılı, bırakın 40 yılı, 50 yıl daha yaşasın ne olacak? Ömrün bitmeyecek mi? Bitecek. Bittikten sonra ne olacak? Hepsi bir hiç olacak.
Üstelik günler, aylar, yıllar o kadar hızlı geçiyor ki, şu sana zor görünen 50 yıl dahi, göz açıp kapamış gibi hızla geçecek.
Bu hız içinde, yalnızca Allah’ı düşün ve yalnızca O (cc)na tevekkül et. Başkasından hiçbir fayda yok. Başkasından sana asla ve asla, zerre miktar iyilik gelmez. İyilik ve yarar yalnız Allah’tandır. Diğerleri ancak vesile olurlar. O da olurlarsa. Belki vesile bile olmazlar.
Evet, bu yazıda 1071 başlığı altında bu duygularımı sizle paylaşmak istedim. 1071’in yıldönümünde Ulu Ecdadımızı, Kahraman Ceddimizi bir kez daha rahmet ve minnetle anıyorum. Sultan Alparslan ve Askerlerine Fatihalarımı yolluyorum. Allah Cennetinde buluştursun. Amin.
Ahmet SANDAL