• Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri
Anasayfa
  • GÜNCEL
  • BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ
  • İLÇE
  • SİYASİ
  • EĞİTİM
  • SAĞLIK
  • SPOR
  • DÜNYA DİN BÖLGESEL MEDYA İNTERNET
  • Ara
SON DAKİKA:
12:47
Kahramanmaraş’ta dördüncü kattan aşağı düşen işçi öldü
12:06
 Kahramanmaraşlı Gazeteci Osman Tuğrul Tuğ – Şam'dan bildirdi
12:05
Kahramanmaraş İtfaiyesi Hatay’da!
12:02
Yumurtalık’ta bakkal, kıraathane ve berberlerde hijyen denetimi
12:00
Başarıya Giden Yolda Büyükşehir Gençlerin Yanında
11:57
Büyükşehir’den Psikososyal Destek; 6 Ayda 1550 Genç
11:56
SUSKUNLUK ZİLLET, SAVUNMAK İZZETTİR
Video Galeri Foto Galeri Yazarlar Üye Paneli
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
  1. Köşe Yazarları
  2. Ahmet Süreyya DURNA
  3. NEYDİ O KÂBUSLU YILLAR
17 Mayıs 2025 - 16:08

NEYDİ O KÂBUSLU YILLAR

17 Mayıs 2025 - 16:08
Yorumlar
Yazdır
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
Ahmet Süreyya DURNA
Ahmet Süreyya DURNA
[email protected]

Yıl, 1971 Konya'da okuyoruz. Tam dokuz kişi, kiraladığımız kerpiç evde yatıp kalkmaktayız. Pilli radyomuzun düğmesini açtığımızda; haberlerin baş kısmını Anadolu'nun muhtelif yerlerinde, gruplar hâlinde yakalanan Müslümanlar oluştururdu.

Bunlar, genellikle sözde âyin yaparken yakalanan masum ve mazlum Müslümanlardı. Suç aletleri ise; ibadet esnasında kullandıkları ya sarık ile takke, ya okumuş oldukları itikâdi ve ilmihâli bilgileri içeren bir kitap, ya 99'luk tespih, ya da diş temizliği için fırça yerine kullanılan bir misvak... Yani suç dosyaları (!) oldukça kabarık.

Zamanın sıkıyönetim komutanlarından (daha sonra CHP'den İçişleri Bakanı olan) İrfan Özaydınlı, "Bunların tespih taneleri atom! Seccadeleri füze! Takkeleri jettir!" diyordu ve en fazla Müslümanların sürek avcılığını da o yapıyordu.

İşte makûs günlerden bir gün, bahar aylarından bir pazar sabahı, stres atmak için kır gezintisi yapmayı kararlaştırdık. Hep birlikte Çumra kazasına giderek piknik yapıp, Çarşamba ırmağında bir güzel kulaç atarak yüzeceğiz. Çumralı arkadaşlardan biri, babasının at arabasını alarak bizi Kargın kasabasının yakınında bulunan bir kuyu başına götürdü. Burada; çimenlerin üstüne mütevazı soframızı açarak, Konya'dan aldığımız köpük helvasını, zeytin ve peynir cinsinden nevâlemizi yemek için oturduk. Karnımızı doyurduktan sonra; oyun oynadık, güreş tuttuk derken, gün aştı ve hava karardı. İleride ekinlerin arasından yanımıza doğru bir hayli görkemli karartıların gelmekte olduğunu gördük ve bunları, otlayan “camız sürüleri” zannettik. Tahminim mayıs ayının ortaları idi. Ova zümrüt gibi yeşil, ekinler/otlar diz boyundaydı. Aklımız üç karış havada, başımızda “kavak yeli”nin estiği, heyheyli bir yaştaydık. Yâni, 17 falan civarlarında. Diğer arkadaşlarımızla hemen hemen aynı yaşı paylaşıyoruz.

Artık toparlanıp kalkacağımız bir sırada etrafımız birden kuşatıldı ve mekanizmaların şakırtılarıyla karışık bir ses tonu kulağımızı yalayıverdi; ”Kıpramayın! Teslim olunuz!” Neye uğradığımızı bilemedik. Sanki iştahımız boğazımızda düğümlendi, şaşırdık ve şok yaşadık doğrusu...

Meğerse istemezin biri, yabancı olmamızdan mütevellit bizleri, “kır gerillaları” şeklinde ilçe karakoluna şikâyette bulunmuş. Ekinlerin arasında gördüğümüz karartılar ise, asayiş ve güvenlik görevlileriymiş. Hiç birimiz, suçumuzun ne olduğunu bilmiyor. Askerlik yapmadığımız için kollarındaki rütbe farkını da bilmiyoruz. Topluca araçlara doldurularak ilçe karakoluna götürüldük. Gâlibâ en kıdemli olanı, “Şimdi vakit geçti, hesabınızı yarın göreceğim!” dedi ve gitti.

Gözümüze kestirdiğimiz görevlinin birine, “Suçumuz ne ki?” diye sorduk. O da doğulu şivesiyle; “Suçuyuz böök hemişerim! İrteca hortlatmışsıyız!” yanıtını verdi. Geceyi karakolda geçirdik. Ayakta!..

Sabahleyin hepimizi tek tek ifâdeye çağırdılar. Her çağrılan arkadaşımızın feryâdı ayyûka çıkıyordu adeta. Sıra bize ha geldi ha gelecek diye ödümüz kopuyor ve yüreğimiz serçe yüreği gibi inip inip kalkıyordu. İşte o an çabuk geldi ve bizi çağırdılar. İçeride iki kişi vardı; biri resmî, öbürü sivil. Resmî olan ayakta, öteki masada oturmaktaydı. Resmî olan “komut” vermekte gecikmedi: “Gömleğini kafana geçir ve eğil!” Denileni yaptım ve eğildim. Başımı bacaklarının arasına kıstırarak, çıplak sırtıma kenetlenmiş elleriyle balyoz gibi yumruk indiriyordu. Öyle ki, bilinçli bir şekilde böbreklerime vuruyor ve beni sakatlamak istiyordu. Başım gömleğime sarılı ve bir de bacaklarının arasında oluşu nedeniyle boğulma tehlikesi geçiriyordum. Herhalde dövmekten yorulmuş olacak ki, ara verdi ve “Said Nursi'ye küfredersem beni dövmeyeceğini” söyledi.

.........................

Ben ise, pelteleşmiş vaziyette; sivil oturandan göz ucuyla, “yeter artık dövmeyin!” demesini bekliyordum ki, hayret! O da ne!

Benim çocukça, “imdat” beklediğim sivil otorite; “Yoruldunuzsa biraz nöbet değiştirelim! Biz burada bostan korkuluğu değiliz herhalde!” demez mi? Resmî olan, “Hay Allah razı olsun senden” karşılığını vererek bu yorucu işi ona devretti.

Kendisinden yardım beklediğim sivil otorite, bir başka türlü yardıma koşuyordu(!), hem de daha teknik bir şekilde... O, elini cebinden hiç çıkarmadan sürekli tekme ile vuruyor ve üstelik sadistçe kahkaha atarak gülüyordu... Vücudum direncini kaybettiğinden, her tekmede bir yerlere savruluyordum. Bacaklarım tutmuyordu. En sonunda belindeki tabancayı şakağıma dayadı ve “Demin ki sözleri tekrar etmezsen, seni geberteceğim ulan eş....!”

.........................

Kendimi konsantre ederek pencereden atlamayı göze aldım ve yöneliyordum ki, o bu hareketimden anladı. Avını yakalamaya çalışan bir aslan pençesine eş, eliyle ense yakamdan tutuverdi!.. Son bir tekme daha atarak, “Dışarı çık!” diye gürledi.

Tüm arkadaşlarımız aynı “garnitür”den nasibini aldıktan sonra, ellerimize ortaklaşa kelepçe vuruldu ve doğru mahkeme salonuna!.. Ve de arkasından cezaevi koğuşu...

Tam dört buçuk ay yatıp dışarı çıktığımızda gördük ki, ilkbaharın izleri silinmiş, son baharın havası hâkim olmuştu. Yapraklar sararmış, otlar kurumuştu. Yine de hep birlikte doğruca, Çarşamba Irmağı’na giderek, bir güzel çimdik. Yıkandık yâni...

Koskoca bir elli dört (54) yıl geçmiş aradan!.. Hatırlayıp hüzünlenmemek elde değil. Dayak yeme ve suçsuz yere ceza çekme pahasına da olsa; vatanıma, milletime, devletime, bayrağıma sırılsıklam bağlıyım çok şükür.

Canım feda olsun bin kere. Kahrolsun haricîler!

                                                                                                                                       Ahmet Süreyya DURN

  • YORUMLAR
adlı kullanıcıya cevap x

Yazarın Diğer Yazıları

  • ANILARIMDAN - 16 Haziran 2025
  • ŞAİRLER ESKİŞEHİR'DE BULUŞTU  - 01 Mayıs 2025
  • DEFİNE AVCILARI  - 17 Nisan 2025
  • DAĞLAR HEY! - 05 Nisan 2025
  • İMAMIN OĞLU EKREM - 25 Mart 2025
  • Dokunuş - 13 Mart 2025
  • 28 ŞUBAT (DEVR-İ İSTİBDAT) - 03 Mart 2025
  • PARAGÖZ BARONLAR - 26 Şubat 2025
  • AK PARTİ MİLLETVEKİLLERİ   - 23 Şubat 2025
    Köşe Yazarları
    Yeni Bir Küresel Kriz Mi? Türkiye Bu Dengede Nerede Duruyor?
    HALİL HINAZ
    Yeni Bir Küresel Kriz Mi? Türkiye Bu Dengede Nerede Duruyor?
    Ahmet Süreyya DURNA
    Ahmet Süreyya DURNA
    ANILARIMDAN
    BİZE NE LAZIM! YÜREK Mİ, YOKSA BİLEK Mİ?
    İLKER YİYEN
    BİZE NE LAZIM! YÜREK Mİ, YOKSA BİLEK Mİ?
    AHMET SANDAL
    AHMET SANDAL
    SEVGİLİ PEYGAMBER EFENDİMİZİN HATIRASI SONSUZA DEK KORUNMALIDIR
    Oğuz Karakoç
    Oğuz Karakoç
    Cahit Paköz ve KİPAŞ Eğitim Kurumlarının Başarısı
    YUSUF POLAT
    YUSUF POLAT
    Osimhen işi çok uzadı
    Ramazan AYDIN
    Ramazan AYDIN
    İŞ GÜVENLİĞİ UZMANI, DÜŞENİ HAVADA YAKALAYACAK KİŞİ DEĞİLDİR!
    NATO ve Fuar !
    BEKİR DOĞAN
    NATO ve Fuar !
    HELAL TİCARET MEDENİYETİ OLARK İSLAM
    Mustafa SAYLAK
    HELAL TİCARET MEDENİYETİ OLARK İSLAM
    İNSAN BU
    Mehmet Akpınar
    İNSAN BU
    Çok Okunan Haberler
    MHP Lideri Bahçeli’ye Ülkücü Gençlerin Geliştirdiği “TÜRKHAN” İHA Takdim Edildi
    MHP Lideri Bahçeli’ye Ülkücü Gençlerin Geliştirdiği “TÜRKHAN”...
    EKOFULL Dergisi Haziran 2025 sayısı çıktı
    EKOFULL Dergisi Haziran 2025 sayısı çıktı
    BAŞKAN AKPINAR’DAN YKS’YE GİRECEK ÖĞRENCİLERE BAŞARI MESAJI
    BAŞKAN AKPINAR’DAN YKS’YE GİRECEK ÖĞRENCİLERE BAŞARI MESAJI
    Ana Sayfa
    GÜNCEL
    BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ
    İLÇE
    SİYASİ
    EĞİTİM
    SAĞLIK
    SPOR
    DÜNYA
    DİN
    BÖLGESEL
    MEDYA
    İNTERNET
    Köşe Yazarları
    Foto Galeri
    Video Galeri
    Vefatlar
    Üye Paneli
    Günün Haberleri
    Arşiv
    Gazete Arşivi
    Hava Durumu
    Gazete Manşetleri
    Nöbetci Eczaneler
    Namaz Vakitleri
    MEDYA GAZETESİ - KahramanMaraş'ın Yerel ve Güncel Haber Siteniz
    İsmet Paşa Mahallesi Azerbaycan Bulvarı Basın Evi Girişi N: 27/1 Giriş Kat N: 18 Dulkadiroğlu/KAHRAMANMARAŞ
    [email protected]
    0 (344) 224-3472
    • Foto Galeri
    • Video Galeri
    • Köşe Yazarları
    • Vefatlar
    • Üye Paneli
    • Günün Haberleri
    • Arşiv
    • Gazete Arşivi
    • Hava Durumu
    • Gazete Manşetleri
    • Nöbetci Eczaneler
    • Namaz Vakitleri
    sanalbasin.com üyesidir

    • Rss
    • Künye
    • İletişim
    • Çerez Politikası
    • Gizlilik İlkeleri

    Sitemizde bulunan yazı , video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır.
    İzinsiz veya kaynak gösterilemeden kullanılamaz.

    Yazılım: Tumeva Bilişim