Sosyal medya dediğimiz esasta şu ikisidir. Facebook ve Twitter. Tabi bunun yanında daha birçok medya var. Ancak diğerlerinde sosyal paylaşımda dil unsuru ve sözün önemi o kadar etkili mi, bilmiyorum. Şahsım olarak yalnızca iki sosyal medya öğesi ile, yani Facebook ve Twitter ile ilgiliyim. Diğerlerini bilmiyorum.
Facebook ve Twitter Dili genel olarak özensiz ve rastgele yazılan bir dil. Facebook ve Twitter’ı 100 kişi kullanıyorsa, 90’ı gelişigüzel yazıyor ve “ortaya karışık ızgara” cinsinden sallıyor. Bu iki sosyal medyada kullandığı dile ve sarfettiği söze özen gösteren yok mudur? Vardır, elbet. Bunlar da ancak %10 civarındadır.
Facebook ve Twitter’de kullanılan dilde özensizlik derken kastım şudur: “Ne imla kurallarına, ne de dil kurallarına dikkat ediliyor. Ne noktalama işaretlerine, ne de dil bilgisine riayet ediliyor.” Herkes kafası estiği gibi yazıyor. Doğru mu, yanlış mı merak dahi etmiyor. Çünkü, maksat mesaj vermek ve karşı tarafa bir şeyler hissettirmek olunca, yalnız buna bakılıyor. “Yanlış da yazsam, doğru da yazsam nasıl olsa anlar” diye düşünülüyor? Hele bir de şu kısaltmalar var ki, dili kuşa çevirdiler. Ya da kuşdili konuşuyorlar. Şu kısaltmalar almış başını gidiyor: “Slm, nslsn, nbr, sa, as, tmm, ok, mrb, kib, aeo, bye.”
Bu söylediklerim dil ve yazım kuralları ile ilgili eleştirilerimdir. Bir başka eleştirim de, Facebook ve Twitter’da, söylenen sözlerde edep sınırlarının dışına çıkılması ve kâlp kırılmasıdır. Bu hususta da tahmine dayanan bir oran verecek olursam, Facebook’u kullananların %70’i sözünün nereye gittiğini ve karşı tarafın bu sözlerimle “incinir mi, incinmez mi” diye aldırış etmiyor. Ancak %30 civarında hassasiyet gösterip de, kibarlık ve nezaket içinde yazanlar var.
Evet, bu mesele, ciddi bir mesele olarak günümüzde kendisini hissettirmektedir. Facebook ve Twitter üzerinden küsenler, kızanlar, birbirine hakaret edenler, tehdit edenler, huzur bozanlar, sataşanlar, saldıranlar ve bela yayanlar almış başını gidiyor. Durum tehlikeli boyutlara ulaşıyor. Halbuki insana yakışan sözünü edeplice kullanması ve efendice hareket etmesidir. Söz deyip de geçmeyin. Facebook ve Twitter üzerinden söz söylemek belki insana o anda kolay geliyor ve “birkaç tuşa basmakla sözümü söyler ve içimi rahatlatırım” diye düşünüyor insan. Halbuki hiç de öyle değil. O sözü yazıp gidiyor, ancak yazmakla pişman oluyor. Çünkü, karşı taraf ta kendisine cevap veriyor. O yazdıkça karşı taraf da yazıyor. Böylece huzursuzluk artıkça artıyor. Bunun için insana gerek ki, ölçülü olsun ve diline hakim olsun. İnsana gerek ki parmaklarına hakim olup da her aklına geleni ve nefsinin hoşuna gideni yazmasın ve paylaşmasın. Sabırlı olsun. Sakin olsun. İnsanlık bunu icap ettirir.
Facebook ve Twitter’da imal ve dil kurallarına riayet etmemek sorunu yanında, “sosyal medya üzerinden söz söylerken ve paylaşım yaparken kâlp kırma ve saygısızlık etme” daha ciddi bir sorundur. Her ikisi de ciddi birer meseledir.
Ben Facebook ve Twitter’ı kullanan gençler olmak üzere, herkese şu şiirimle şöyle sesleniyorum:
SÖZÜN ÖNEMİ
Sözünüz sizi zirveye de çıkarır.
Uçurumdan aşağıya da bırakır.
Söz deyip de hafife almayın.
Her sohbete hemen dalmayın.
Sanma ki etkili söz ziyade olandır.
Sözün en güzeli, en sade olandır.
Elbette güzel sözde sihir vardır.
Çirkin sözde acı ile zehir vardır.
Söz başlı başına bir kuvvettir.
Sözünün eri olmak bir servettir.
İnsanın sözü karakterini belirler.
Hem yolunu çizer, kaderini belirler.
Sözünü bilmez isen pişman olursun.
Hem de bir yığın düşman bulursun.
Allah, insana iki kulak, bir ağız vermiş.
Az konuşup çok dinlemek bir hünermiş.
Sözün önemini bil, ol titiz ve hassas.
Dünya, Ahiret mutluluğu budur esas.
Son kez söylüyorum, mühimdir kelam.
Çok söze gerek yok artık, vesselâm