Aslında hepimiz, okullara, mahallelere, sokaklara, cadde ve bulvarlara verilen isimlerinden dolayı kulak aşinalığımız var kahramanlarımıza. Fakat birçoğumuz bu isimlerin kim olduğu ve niçin halen bu yerlerde isimlerinin yaşatılmaya çalışıldığını bilmiyor. Bizlere canları malları ile mücadele ederek bu cennet vatanı, bu vatan toprağını bıraktıkları için gönül borcumuz olan kahramanlarımızı tanımıyoruz. Aslında Maraş kurtuluş mücadeledesin de çoluğu çocuğu, genci ihtiyarı ile topyekûn bir mücadele göstererek işgal altında olan şehrimizi zaferle taçlandırmışlardır. O günlerde yaşayan tüm Maraş halkı ayrı bir kahramandır. Şimdi isimlerinden bahsedeceğim isimler yaptıkları ve verdikleri mücadele ile bir adım ileri çıkan şahsiyetlerdir.
İsmi şehrimizle bütünleşmiş olan ve Uzunoluk Hamamı'ndan çıkıp evlerine gitmekte olan kadınların düşman askerleri tarafından peçelerinin açılmaya çalışılmasına dayanamayıp, tabancasını alarak, bre reziller açılın bu gün namus günüdür diyerek düşman askerine doğrultup ateşleyen Sütçü İmam’ın şehridir Maraş. Aynı zamanda kurtuluş mücadelesine atılan ilk kurşundur, Bu.
Halep’te polis memuru iken ve bu meslekte Ser Komiserliğe kadar yükselen ve doğup büyüdüğü şehrin işgal edildiğini öğrenince Arap şeyhlerinin ricalarını göz ardı ederek, doğduğum kent işgal altındayken buralarda duramam deyip Maraş’a gelen ve milli mücadele boyunca her alanda ve her cephede aktif bir şekilde bir fiil görev alan Arslan Bey’in Şehridir. Maraş.
Fransızların geleceği haberinin arkasından ileri gelenler Kadı zadelerin konağında toplanarak bir telgraf yazmaya karar verirler. Yazılan Telgrafın müftü yerine mühürleyerek milli mücadeledeki gözü pekliğini gözler önüne seren ve akabinde ulu camide vaaz kürsüsü önünde konuşma yaparak halkı durumdan ve telgraftan haberdar ederek imzalanmasını sağlayan, Fransız komutanın yaptığı toplantı da Ermenilere zulüm edilmemesi yönündeki sözlerine, Tercüman aracılığıyla, Bir bakın Maraş’taki Ermenilere en iyi konakların, en iyi dükkânların ve en iyi arazilerin sahipleridir. Biz bu insanlara zulüm etsek böyle mi olurlardı. Kaldı ki Ermeniler yalan ve riya ile sattıkları ürünleri yalancı şahitlerle mahkemeler aracılığıyla, Maraşlı halktan geri alıyorlar ve yaptıkları ödemeleri de iade etmiyorlar diyerek cevap veren Ali Sezai Efendinin şehridir, Maraş.
Fransız işgal güçlerini davul zurna ile karşılamak isteyen Ermenilerin talebini geri çevirdiğinde ayaklarını dibine yüklüce bir bahşiş atıldığında; “Değil bir kese, davulumun kasnağını altınla doldursanız din gardaşımın bağrına çomağımı vurmam” diyen ve Fransızların Maraş’a geleceğini Ulu Camiye giderek Maraşlılara haber eden Abdal Halil Ağa’nın şehridir, Maraş
Kale de Fransız bayrağının dalgalandığını görünce hasta yatağından fırlayıp oğlu ile sabaha kadar Alemi İslam’a hitap diyerek el yazısıyla bildiriler yazıp, bunları görünen sokak ve cami duvarlarına yapıştıran ve bildirisinde, İndirilen al bayrağı yerine koyacak sende birkaç yüz İslam gayreti hiç mi yok. diyen ve milleti birlik ve beraberliğe davet eden, milleti cesaretlendiren, o günkü imkanlarla halkı bir arada tutmak ve milli mücadele ruhunu ayakta tutmak için el yazısıyla Maraş isimli gazeteyi çıkaran Avukat Mehmet Ali Kısakürek’in şehridir. Maraş
Sütçü İmam Olayının akabinde iki Türk’ün Ermeniler tarafından öldürülmesi üzerine onların intikamını almak için yola çıkan ve gördüğü ermeni çetecilerini öldüren, mücadele günlerinde Keskin nişancılığı ile savaş boyunca büyük yararlılık gösteren, babayiğit gözü pek her olayda en önde giden ve daha 17’sinde şahadete eren Çuhadar Ali’nin şehridir, Maraş
Hoşta ve Dostça KALIN…
Devamı Yarın |