VATAN HASTANESİ HABERLERİ (3)

BIYOPSI IŞLEMLERI NEDEN YAPILIYOR?
Kahramanmaraş Özel Hayat Hastanesi Radyoloji Ve Girişimsel Radyoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Mehmet Akif Sarıca biyopsi işlemleri hakkında bilgiler verdi. 
Biyopsi işleminin kısca tanımını yapan Sarıca, “Vücudumuzdaki bir bölgeden doku yada hücre alınarak mikroskop altında incelenmesidir. Eskiden biyopsi işlemi için ameliyat gerekirken günümüz ’de bu işlem gelişen teknolojik imkanlar ile sıklıkla ameliyat gerektirmeden yapılabilmektedir.
Biyopsi işlemi hastalıklı dokunun örneklenmesi amacıyla yapılmaktadır. Bu sayede dokunun incelenmesi sonucu teşhis koymak mümkündür. İyi yada kötü huylu bir tümör mü olduğu, ve yahut organdaki hasar derecesinin tespiti patoloji doktorunun biyopsi materyalini incelenmesi sonucu kesin belli olmaktadır.” dedi.
“Hasta 4 Saat Sonra Taburcu Ediliyor”
Ultrason eşliğinde yapılan biyopsiler hasta konforunu arttırmış olup hastaya en az zararın verilmesinin sağlandığını kaydeden Mehmet Akif Sarıca konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu işlem öncesi hastanın kan değerleri ve pıhtılaşma değerleri mutlaka görülmeli işlemden 6-8 saat önce hasta bir şey yiyip içmemelidir. İşlem lokal anestezi ile yani sadece parça alınacak bölge uyuşturularak yapılmakta olup işlem sonrası dikiş gerektirmeyecek küçük bir kesi ile yapılmaktadır. Ultrason eşliğinde yapılmasının nedeni ise biyopsi yapılacak organın gerçek zamanlı görüntülenmesi sayesinde minimum hata ile tümöre veya organa girilerek iğne ile parça alınmasını sağlamaktır. Ayrıca işlem sonrası ortalama 4 saat içerisin ’de hasta taburcu edilmekte ve hastanede yatış süresi kısalmaktadır. Biyopsi işleminin deneyimli bir girişimsel radyoloji uzmanı tarafından yapılması gerekmektedir. Nedeni ise işlem sırasında gerek ultrason gerek tomografi cihazı ile parça alınacak bölgenin görüntülenmesi sonucu en doğru yerden parça alınmasını sağlamaktır. Tiroid, meme karaciğer veya diğer dokularda bulunan lezyonlardan alınacak biyopsi sırasında iğnenin yerini tam olarak görmek mümkündür. Böylece işlem mümkün olduğunca güvenli bir şekilde yapılmaktadır. Radyoloji kliniği olarak biyopsi ve girişimsel radyolojik işlemleri hastanemizde yapmaktayız.”

 

Özel Sular Vatan Hastanesinden Hizmet İçi Eğitim
Hastane Çalışanlarına İş Yeri Sağlığı Ve İş Güvenliği Eğitimi Verildi 
Özel Sular Vatan hastanesi hizmet içi eğitimlerine devam ediyor. 
Hizmet içi eğitimler kapsamında hastane çalışanlarına sular otelde iş yeri sağlığı ve iş güvenliği eğitimi uzman ekipler tarafından verildi. 
Düzenlenen program hakkında bilgiler veren Hastane başhekimi Dr. Kemal Yüzbaşıoğlu, “İş yeri sağlığı ve iş güvenliği konusunda eğitimlerimiz sürekli yapılmaktadır. Bütün hasta yakınlarına ve hasta çalışanlarımız tarafından eğitimleri sürekli alınarak herhangi bir sıkıntı yaşamamak için eğitimlerimizi yapıyoruz. Bu tür eğitimleri önemsiyoruz. Eğitim devamlı olması gerekiyor. Eğitimlerimiz devamlı olduğu için sahada elamanlarımızı tarafından denetimleri yapılmaktadır. Burada önemli olan hastaya zarar vermemektir. Eğitimlerimiz haftalık ve aylık olmak üzeri devamlı verilmektedir.” dedi. 
Hastane avukatlarımızdan Hanifi Yağmur ise, “ Tıp dünyası hızla gelişen bir dünya bunun yanında hasta hakları ve sağlık çalışanların haklarıyla ve yükümlülükleri bulunmaktadır. Bizlerde bunlarla alakalı bir seminer verdik. Gayet etkili bir çalışma oldu. Hastane olarak hasta haklarını savunuyoruz. Ve bundan sonrada haklarını korumaya devam edeceğiz.” İfadelerini kullandı.  

 

YÜZBAŞIOĞLU’NDAN MİNİKLERE SAĞLIKLI BESLENME ÖNERİLERİ
Kahramanmaraş Özel Sular Vatan Hastanesi Diyetisyen Ve Yaşam Koçu Gülşah Yüzbaşıoğlu, Kipaş Eğitim Kurumlarının ilköğretim öğrencilerine sağlıklı beslenmeyi, doğru bilinen yanlışları ve hareketli yaşamın önemini anlattı.
Obezite farkındalık adı altında düzenlenen programa ilköğretim öğrenciler ve velileri de katıldı.  
Programda konuşan Yüzbaşıoğlu, “Türkiye’de ve Dünyada giderek artan obezite oranının ve mücadele edilmesi gerektiğinin artık herkes farkında ama uygulama anlamında pek başarılı olamıyoruz. Bilgi birikimini artırıp ve doğru bilinen yanlışları ortadan kaldırmadığımız sürece bu alanda insanların iyi niyetleri de suiistimal edilmeye çok açık oluyor.” dedi
“Çocuklarla Birlikte Yemek Yiyin”
Sağlıklı beslenmenin önemine değinen Gülşah Yüzbaşıoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü: “Çocuklarımıza yemek yemenin bir ihtiyaç olduğu ve sağlıklı besinleri (ne kadar sağlıklı olursa olsun) ihtiyacımız kadar tüketmemiz gerektiğini öğretmeliyiz. Bir besin sağlıklı da olsa ihtiyaçtan fazlası tüketildiğinde vücutta yağ olarak depolanıyor. Ödül veya ceza olarak gösterilmemeli hiçbir gıda ürünü ''Ödevler biterse çikolata alırım, uslu durursan dondurmayı hak edersin'' bunlar çocuğun zihnine sağlıksız gıdaları veya yemek yemeyi ödül olarak kodlayacak ve onu hayatı boyunca yemeğe endeksli olarak yaşatmaya başlayacak. Bu da obezitenin en önemli sebebi oluyor zaten. Çocuk ve aile yemek masasına birlikte oturmalı. Kahvaltı, öğle ve akşam yemeği olarak 3 ana öğün ve 2 ara öğünden oluşan bir beslenme düzeni oluşturulmalıdır. Kahvaltı öğünü atlanmadan, yumurta peynir ve süt gibi proteinleri içeren bir öğün olmalı, beyaz ekmek türünden uzak durulmalı, tam tahıllı veya tam buğday ekmeği 1-2 ince dilim miktarında tüketilmelidir. Bal, pekmez, reçel grubu dikkatli tüketilmelidir. Ceviz veya zeytin de tokluk hissini artırır. Okulda poğaça, simit, tost tüketimi sınırlandırılmalıdır. Öğle ve akşam yemekleri içeriği ''sağlıklı tabak modeli'' ne göre düzenlenebilir. Yani bir tabağın yarısı sebze ile dolu olmalı geri kalan yarısı da et-kuru baklagiller-süt-yoğurt grubu ile ekmek tahıl grubu olarak ikiye bölünmelidir.” 
“Fiziksel Aktivite Yapın”
Sağlıklı beslenmenin yanı sıra fiziksel aktivitelerinde önemine değinen Yüzbaşıoğlu şunları söyledi: “Kalorisi ve karbonhidrat ile yağ içeriği yüksek besinler yerine etli sebze veya baklagiller yemekleri ana yemek olarak tüketilmeli yanında da 3-4 kaşık pilav-makarna veya 1-2 kepçe çorba ya da küçük bir dilim az yağlı börek yoğurt veya ayranla tüketilebilir. Hem besleyici hem de obezite kalkanı öğünler bu şekilde planlanabilir.  Ara öğün içerikleri taze meyvelerden oluşmalıdır.  Çocuklara ara öğün olarak haftada 1-2 defa ev yapımı sütlü tatlı verilebilir. Sağlıklı beslenme tek başına yeterli olmamakla birlikte mutlaka egzersiz ve hareketli yaşam ile desteklenmelidir. Özellikle çağımızda teknolojinin gelişmesiyle hareketsizliğe maruz kalan çocukların okullarda beden eğitimi derslerine ve takım sporlarına evde de birlikte yapılacak olan aerobik veya yürüyüş tarzı egzersizlere yönlendirilmesi gerekir. Fiziksel aktivite ve oyunlar aynı zamanda zihni dinlendirip konsantrasyonu artırmayı da sağlar. Aktif yaşama sahip olan bir çocuğun özgüveni her zaman yüksek olur bu sebeple spor hiçbir zaman bir zaman kaybı gibi görülmemeli aksine aileler çocuklarını özendirmelidir. Bu da ancak aile işbirlikleri sayesinde olur.