İnsanoğlu iki büyük tehlike ile her zaman ve her an karşı karşıyadır. Birisi isyan, diğeri de nisyandır. Bu iki tehlike, her insan içindir. Alim de, alim olmayan da, amil de, amil olmayan da, ihlaslı da, ihlassız da, herkes, istisnasız herkes bu iki tehlike altındadır.
Bir hadis-i şerifte Sevgili Peygamber Efendimiz (asm), "insanlar helâk oldu, âlimler müstesna. Âlimler de helâk oldu, ilmiyle amel edenler müstesna. Amel edenler de helâk oldu, ihlâs sahipleri müstesna. İhlâs sahiplerine gelince, onlar da pek büyük bir tehlike ile karşı karşıyadırlar." Bu hadis-i şerif’teki ikaz hepimizi dikkat ve rikkat içinde tutmalıdır. Görüldüğü üzere çok büyük bir tehlike her insan için geçerlidir ve her insan nefes alıp verdiği müddetçe, helak olmak (imanını kaybetmek, isyankar olmak, günahkar olmak gibi) bir tehlikeyle karşı karşıya, yüz yüzedir. Allah hepimizi muhafaza eylesin.
Tehlike bu kadar büyük ve bu kadar yakınken, gel gör ki, nefis isyanı da umursamıyor, nisyanı da. Şeytan da insanı, isyana ve nisyana düşürmek için var gücüyle çalışıyor.
Evet, solumuzda Hakka isyan tehlikesi, sağımızda Hakkı nisyan tehlikesi. Bu ikisi arasında dosdoğru gitmek, öyle zor, öyle meşakkatli ki, bu zor imtihanı, Ancak ve Ancak Allah'ın yardımı ve O'na (cc) sığınmakla başarırız. Başka hiçbir yolu ve başka hiçbir çaresi yok.
Bazen hata ve yanlışlıkla isyan tarafına meyletmiş olabiliriz, bazen gaflet ve dalgınlıkla nisyana düşmüş olabiliriz. Bu iki halde, bize düşen silkinip de kendimize gelmek ve tekrar Hak Yolda yürümeye devam etmektir. Buna rağmen, insanoğlu gaflete, yanlışlığa, hataya ve dalgınlığa düştüğünde, şeytan ona vesvese verir. "Nasılsa düştün bir kere, artık bu yolda devam et, sen kurtulmazsın artık" diye içinden bir ses duyarsa insanoğlu, bil ki o ses şeytandandır. O sese kulak vermeyin. Hataya düşmek mühim değildir, düştüğünüz hatada ısrarcı olmanız mühimdir. Kimse hatadan beri değildir. Kimse hatadan âri değildir. Hata, yanılma ve gaflet bizim başımızın belasıdır. Etten ve kemikteniz, yanılırız. Melek değiliz, bazen kötülüğe de meylederiz. Ancak, hemen ya baştan farkedip kötülükten vazgeçmek ya da başlar başlamaz bırakmak gerekir. Tabi en güzeli, tüm hata ve yanlışlardan, tüm kötülük ve zararlı işlerden her zaman uzak durmaktır. Bu en iyisidir. Bunu başarmanın yolu bellidir. O yol her zaman dikkat ve rikkat içinde olmaktır.
Dikkat, yani, baştan itibaren tedbir ve uyanık olmalıyız. Rikkat, yani, ince düşünme, hassas davranma, merhamet ve nezaket içinde olmak gerektir.
Bu Dünya bir imtihan dünyası, başımızda iki müşkil var. Nefis ve şeytan. Bu müşkiller bizim imtihanımızda zorluklarımızdır. Bu iki müşkil olmasa idi, zaten imtihana da gerek kalmazdı. Bunun dikkati ve rikkati içinde hareket etmeliyiz. Bu duygu ve düşüncelerle kendimizle devamlı hasbıhal içinde olmalıyız. Şu örnekler birer rikkat ve dikkat işidir.
Mesela, çok ibadet eden, isyan ve nisyandan uzak durur. Kulağı ezanda, gözü namazda olan birisi kötülüğü düşünmeye de, işlemeye de fırsat bulamaz, Allah'ın izniyle.
Mesela, çok iyilik eden, çok yardım eden isyan ve nisyandan emin olur. Kendisini hep iyiliklere, hep hayır işlerine adayan ve ona göre hayatını odaklayan birisi kötülüğe zaman ve zemin bulamaz, Rabbimin izniyle. Öyleyse, ibadet, iyilik ve yardımseverlik dikkat ve rikkat işidir.
İnsanoğlu neden aklını ve fikrini çalıştırmıyorsun? İsyan ve nisyan gibi iki büyük tehlike olsa da, birisi sağ tarafımızda, diğeri de sol tarafımızda dursa da, çözüm için, yardım için de iki büyük kuvvet ile desteklenmiş vaziyetteyiz. Bunlar dikkat ve rikkattir. Dikkat akıl işidir, rikkat gönül işidir. İnsanoğluna hem akıl, hem de gönül verilmiştir.Öyleyse, insanoğlu, aklını ve gönlünü çalıştır.
Bu duygu ve düşünceler içinde bize düşen Allah'a sığınmaktır. Kalben bunu dileyeceğiz ve bu durumda iken dilimize düşen tek bir söz vardır. O söz, "Ya Rabbim sana sığındım" demektir.
İnşaallah, bu sözü, hem kavlen, hem de kâlben söyleriz.
Tabi bunları söylemeden önce durumun vahametini idrak etmek gerektir.
Vahameti tekrar belirtiyorum: "Her an isyan ve nisyan tehlikesi ile karşı karşıyayız."
Bu husus bizi devamlı uyanık ve zinde tutmalıdır. Bu iki tehlikeye karşı çözüm ve kurtuluş yolu, dikkatimiz ve rikkatimizdir, vesselam.
Ahmet SANDAL