12 Şubat ;
21 Ocak 1920 de başlayan esareti kırmak için 22 gün sürecek olan bağımsızlık ve devamında gelecek olan şahlanışın ayak sesleriydi.
Bu süreç Maraş halkı için her ne kadar çetin geçecekse de sonunda ya şehadet ya da özgürlük olduğunun bilinciyle gözünü kırpmadan kurşunun önünde duran, göğsünü düşmana siper eden halkın direnişinin bir örneğidir.
Bu ruh Maraş’ın Kırmızı Şeritli İstiklal madalyasını hak etmesini sağlayan halkın inancının gücüdür. Bu ruh 12 Şubat ruhudur.
12 Şubat demek; düşmana ilk kurşunu atan, Milli Mücadelenin sembolü olan ve bir milleti esaretten kurtarmanın ilk adımını atan Sütçü İmam demek.
12 Şubat demek; düşmanın cephaneliğini yok etmek için kendi evini gözünü kırpmadan ateşe veren Senem Ayşe demek.
12 Şubat demek; halkın bilinçlenmesini ve birlik olmasını sağlamak amacıyla “Alem-i İslam’a Hitap” beyannamesini hazırlayarak direnişin ilk adımlarını atan Mehmet Ali Kısakürek demek.
12 Şubat demek; Cuma hutbesinde: “Hürriyeti elinden alınmış bir milletin Cuma namazı kılması dinen uygun değildir.” diyerek halkın duygularına tercüman olan Rıdvan Hoca demek.
12 Şubat demek; kadınlarımızın namusunu canı pahasına korumaya çalışan ve bunun için göğsünü düşmana siper eden kurtuluşun ilk şehitlerinden olan Çakmakçı Said demek.
12 Şubat demek; elleri ve ayakları bağlanarak burun ve kulaklarının kesilmesine rağmen Sütçü İmam’ın yerini söylemeyen ve bu nedenle şehadet şerbetini içen Tiyekli Oğlu Kadir ve daha niceleri demek.
12 Şubat demek; Kuvay-i Milliye gücüyle hareket eden halkın esaret yerine şehadeti seçmesi demek.
Ve son olarak Kurtuluş demek; her ferdiyle, düşmanla göğüs göğüse çarpışarak vatanını vermek yerine canını vermeye can atan Maraşlı demek...