Asırlar var, yıllar var, aylar var, günler var hep matem, hep yas içindeyiz. Millet olarak, Ümmet olarak gülmüyor yüzümüz. Bu nasıl kem talih, bu nasıl kötü kader! Acaba talih mi, acaba kader mi? Yoksa kendi akılsızlığımızın ve kendi hatamızın cezasını mı çekiyoruz? Dertliyim ve derdimi ancak yazıya döküyorum. Anlatmak için sesim dahi çıkmıyor. İyi ki kalem var. Dilim lal iken kalemim ağlıyor. Kalemim feryat figan ediyor.
Bombalar çoktandır, yıllardır, asırlardır Müslüman Ülkelerinde birbiri ardınca patlıyor. Suriye, Irak, Afganistan, Filistin, Libya, Mısır, Tunus ateş yumağı idi. Son bir iki aydır Ülkemiz ateş yumağına çevrilmek isteniyor. Eski plan işliyor ve İngiliz’i, Alman’ı, Yahudi’si, Siyonist’i, Ermenis’si, Rum’u, Amerikalı’sı el birliği etmiş, Haçlılar ile Siyonlar işbirliği etmiş, kukla olarak da PKK terör örgütünü öne sürüyorlar ve bu terör örgütüne her türlü desteği veriyorlar. Bir tarafta Haçlılar (ABD; İngiltere, Almanya, Ermenistan, Yunanistan ve diğerleri), bir tarafta Siyonlar (İsrail ve masonlar), bir tarafta da Piyonlar (PKK ve DHKP-C gibi teröristler) üzerimize saldırıyor. Bu hain ve alçak Piyonlar (PKK ve DHKP-C) Ülkemizi 40 yıldır rahatsız ediyorlar Son birkaç yıldır terör bitti derken tekrar artışa geçti. Son bir iki aydır adeta hergün şehid haber geliyor. Terör o kadar azdı ki, Güneydoğu’da sokakları, asfaltları dahi mayınlıyorlar ve patlatılan bombalardan sırf asker ve polisimiz etkilenmiyor, sivil vatandaşlarımız dahi mayınların kurbanı oluyor. Terör azdı, teröristler kudurdu. İşte bu satırları yazdığım sırada dahi, yeni duyduğum bir şehid haberi ile müteessirim. Kahramanmaraşlı bir Hemşehrimizin şehid haber i yeni geldi. Özel Hareket Polisimiz Ahmet UNKUN , Güneydoğu’daki bir İlimizdeki terör saldırısında şehid oldu. Bu kaçıncı şehid, bu kaçıncı terör hadisesi. Daha geçen Cuma günü Pazarcık İlçemizde Hemşehrimiz ve Şehidimiz Nurettin ADEMOĞLU’nu toprğa verdik. Üzgünüm. Üzgünüz. Yarın bayram. Yarın Kurban Bayramı. Bu Vatan için kaç kurban verdik? Çanakkale’de nice kurban verdik. Galçya’da, Yemen’de, Kurtuluş Savaşı’nda nice kurban verdik. Ne istiyor Haçlılar bizden, ne istiyor Siyonlar bizden, ne istiyor Piyonlar bizden!
Bu alçaklar bize Bayram’ı dahi çok görüyorlar. Neredeyse her Bayram öncesi bir saldırı ve bir terör hadisesi meydana getiriyorlar.
Aklıma birden Mehmet Akif Ersoy geldi. Şairimiz Matem adlı şiirinde uzun uzun sesleniyor ve bu seslenişten birkaç mısraı burada hatırlamak isterim:
Eşin var âşiyanın var, bahârın var ki beklerdin.
Kıyâmetler koparmak neydi ey bülbül, nedir derdin?
...
Hayır mâtem senin hakkın değil... Mâtem benim hakkım;
Asırlar var ki, aydınlık nedir, hiç bilmez âfâkım.
...
Dolaşsın, sonra, İslâm'ın harem-gâhında nâ-mahrem...
Benim hakkım, sus ey bülbül, senin hakkın değil mâtem!
Mehmet Akif Ersoy buhranlar, yıkımlar ve çileler içinde yaşamış ve o da kendisini şiirle teselli etmiştir. Derdini söyleyememiş ve kalem ile yazıya dökmüştür.
“Ağlarım ağlatamam; hissederim, söyleyemem,
Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bîzarım!” diye mısralara döken Mehmet Akif gibi hissediyorum kendimi. Derdimi yazıya ve satırlara döküyorum. Bu satırlardan sadırlara ulaşır mı bilmem?
Mehmet Akif’ten söz açıldı, dertler cihetinde, yaslar ve matemler cihetinde Mehmet Akif denildiğinde mısralar ve seslenişler bitmez.
“Yıllar geçiyor ki, yâ Muhammed,
Aylar bize hep muharrem oldu!
Akşam ne güneşli bir geceydi...
Eyvah, o da leyl-i mâtem oldu!” diye seslenen Mehmet Akif gibi matemler içindeyim.
Ya Rab! Bu son matem olsun. Ya Rab! Bu son çile olsun ve Bayramlar bize gerçek Bayram olsun. Gülsün Ümmet-i Muhammed’in yüzü. Ya Rab! Bize yardım eyle ve biz Mescid-i Aksa’da namaz kılalım ve İttihad-ı İslam’ı kuralım. Ya Rab! Bize yardım eyle ve biz Mescid-i Haram’da saf tutalım. Ya Rab! Bize yardım eyle, Mescid-i Nebevi’de Sevgili Peygamberimiz (asm)in huzuruna varalım. Ya Rab! Bize yardım eyle, Aya Sofya’da Cuma namazına duralım.Ve bu dört Mescidi İslam Birliği’nin birer sembolü olarak sonsuza dek özgür kılalım.
Amin.
Bu dua gerçekleşecek inşallah. İşaretleri ve beşaretleri var çünkü. Bundan adım gibi eminim.
Bu duygu ve düşüncülerle, bu umutlarla Mübarek Kurban Bayramınızı tebrik ediyorum. Rabbim (cc) Bayramlarımızı gerçek Bayram eylesin ve kadr-ü kıymetini idrak edenlerden ve feyiz ve bereketinden istifade edenlerden eylesin.
Amin.
“Matemler içinde olsak da umutlarımız matemlerimizden büyüktür, vesselam.”
Ahmet SANDAL