Televizyona çıkarlar, gazetedeki köşelerinden yazarlar ve işleri-güçleri fitne, fesat ve haset. Mevcut iktidardan ve huzur ortamından rahatsızlar. Sanki birer yarasa ve kurt adam gibidir bunlar. Işıktan rahatsız olan yarasalar, gece karanlığında uluyan kurt adam bunlar. Bu adamların bir özelliği de kaşarlanmış olmalardır. “Bu adamlar” dediğime bakmayın, bunların bir kısmı kadındır. Kaşarlanmış erkek ve kadın gazeteciler. Ben daha bir kısa pantolonla gezen bir küçük çocuktum, Nazlı’sı, Eşki’si, Çandar’ı, Cemal’i, Özkök’ü, Cıvaoğlu’su, Bulaç’ı, Çölaşan’ı, Akyol’u gazetee piyasasında boy gösterirdi. Hâlâ da boy gösteriyor. Bir de siyasetçiyi eleştirirler ve 10 yılda bir siyasette yeni yüz isterler. Bre Milletin başına çöreklenmiş Gazeteciler, önce siz kendinizi bir eleştirin. Sizler 40 yıldan fazla değişmez isimler olarak meydandasınız. 40 yıldan fazla meydanda olanlar yanında 20 yıldan fazla meydanda olanlar var. Bunlar da Türköne’dir, Hakan’dır, Çetinkaya’dır, Alpay’dır, Özdil’dir, Dumanlı’dır.
Bu saydığım gazetecilerin ortak özellikleri tuzları kuru olmalarıdır. Gazetelerinden yüksek ve astronomik ücret alırlar. Ya da bundan önce aldığı ücretlerle kasalarını doldurmuşlardır. Yani keyifleri tıkırındadır. Ülkede kriz çıkmış, istikrar bozulmuş umranda mı Nazlı’nın, umrunda mı Hakan’ın, umrunda mı Çandar’ın, umrunda mı Özkök’ün.
Bakın, en son icraatları HDP’yi barışçıl ve şirin göstererek, Ülkemizi Hükümetsiz bırakacak bir seçim sonucunda etkili oldular. HDP’nin aldığı oy oranında bu gazetecilerin etkisi büyüktür. Bölücü HDP’yi gazetelerinde şirin ve barışçıl göstermek suretiyle “bölücülük” yaptılar. Milleti ayrıştırıcı HDP’yi sanki bu Ülkenin çimentosu gibi gösterdiler. Ancak, seçimden sonra boyalar döküldü ve HDP’nin gerçek yüzü ortaya çıktı. Buna rağmen hâlâ akıllanmadı tuzu kuru gazeteciler. Bu akılsızlıkları hırslarından, kinlerinden ve garezlerinden kaynaklanıyor. Hırsları, kinleri ve garezleri akıllarının önüne geçmiş.
Evet, ben bu gazetecilere “fitneci, fesatçı, hasetçi, garezci” diyorum ve bu kimseleri insafa çağırıyorum. Bunlar da insaf olmasa da yine de bir umut olarak, “gelin insafa da, Ülkenin huzuru için istikrarın devamı için kalemlerinizi vicdan ile yazın. Tamam, kininiz “Başbakan’ın ya da Cumhurbaşkanı’nın uçağına binememek ve o uçaktaki masada Başbakan ile, Cumhurbaşkanı ile seyahat edememekten ve perde arkasından Ülkeyi yönetememekten” geliyor. Kıskançlık içinde ve kin içindesiniz. Yeni bir “Başbakan ve Cunhurbaşkanı gelse de yine başköşede ve özel uçaklarda seyahat etsek diyorsunuz da, yine bu Ülkeyi biz perde arkasından yönetsek” diyorsunuz. Bu kadar dar düşünceli olmayın ve bu düşünceyle fitne, fesat ve haset içinde olmanızı Millet biliyor ve sizi bu adi düşüncenizden dolayı tiksintiyle izliyor. Yeter, “düşün Milletin yakasından, gidin lüks villarınızda çay demleyin ve denize nazır yiyin, için.” Yeter ki Milletin huzurunu bozacak yazılar yazmayın. Yeter ki bu Ülkeye fitne ve fesat yaymayın. Yeter ki bu Ülkeyi bölmeyin ve ayrıştırmayın. Yeter.
Sözü uzatmayalım ve kısaca sizi bir şiirle de özetleyeyim:
FİTNECİ GAZETECİLER*
"Fitne, fesat, haset ve garez içindeki tüm gazetecileri bekleyen akıbet, zarar, ziyan, hüsran ve pişmanlıktır."
İstikrarsızlıktan medet umanlar.
Gözünü gerçeklere yumanlar.
Bu Ülkeyi böleceğini sananlar.
Ülkemizi hain odaklara sunanlar.
Fitneci gazetecileri hüsran bekliyor.
Pişmanlık ile feryat, figan bekliyor.
Ülkemiz kaosa gittikçe seviniyorsun.
Pis menfaatini ne de çok seviyorsun.
Millete yalan yanlış haber veriyorsun.
Kem küm edip de hep geveliyorsun.
Fesatçı gazetecileri hüsran bekliyor.
İleride bundan daha yaman bekliyor.
Bitiriyorsun kendini ”ben” diye diye.
Düşünsene, niye bu durumdasın niye.
İnsana gerektir, olgunluk ve seviye.
Asla ve asla huzur yok, kurnaz tilkiye.
Hasetçi gazetecileri hüsran bekliyor.
Kabire vardığında yılan, çiyan bekliyor.
Kibri bırak, artık vazgeç övünmekten.
Ne hayır ve fayda gördün sövünmekten.
Böyle kurtulamayacaksın dövünmekten.
Başka çaren yok, Hakka güvenmekten.
Garezci gazetecileri hüsran bekliyor.
En sonunda ebedi zarar-ziyan bekliyor.
Ahmet Sandal