Şehrimizin ismiyle anılan, şehrimizle bütünleşen ve halende şehrimizin karakteristik özelliklerini taşıyan birçok şeyimize ya ortak oldular yâda elimizden alıp sahiplendiler. Yıllar yılı şehrimizin havasıyla suyuyla yoğrulan ve şehrimiz insanının özverili emekleri sonucunda elde edilen artı değerlerimiz elimizden alındı. Bu değerlerimize birçok örnek verebiliriz.
Maraş biberi; Şehrimizin iklim yapısı, doğal soğuk su kaynaklarının olmasından dolayı Türkiye'nin en iyi kırmızı acı biberi burada yetiştirilir. Şehrimiz biberi, Türkiye tüketiminin %45'ini karşılamasına rağmen gerekli tanıtımı yapılmadığından birçok insan şehrimizin bu tadını bilmiyor. (KMTSO)’un girişimleri sonucunda şehrimiz biber patentini almış fakat buna rağmen halen biber denildiği zaman Gaziantep, Şanlı Urfa ile beraber anılmaktadır.
Bugün baklava denilince ilk akla gelen şehir Gaziantep’tir. Aslında baklava da şehrimiz çok yaygın olarak yapılan ve tüketilen bir tat olmasına rağmen, kendi lezzetimize sahip çıkamadığımız için bu gün Gaziantep adına tescillenmiştir. Hem de yakın bir tarihte 2007 yılında.
Bugün Antep fıstığı olarak bilinen çam fıstığı da yine şehrimizde yıllarca yetiştirilen ve halende yetiştirilmeye devam edilmesine rağmen bu değerimize sahip çıkmamamız sonucunda 2000 yılında Gaziantep Ticaret odası girimleri sonucunda Gaziantep adına tescillenmiştir. Bu gün birçok ilde yetiştirilmesine rağmen Gaziantep adına tescillendiğinden dolayı bu ürün nerede üretildiğine bakılmaksızın Antep fıstığı olarak bilinmektedir.
2008 yılına kadar istiklal madalyalı tek şehirken, Kurtuluş savaşından 88 yıl sonra, 2008 yılında yine komşu ilimiz Gaziantep’e de İstiklal madalyası verildi.
En son ise Şehrimizin kurtuluş savaşında canla başla göstermiş olduğu topyekûn milli mücadele için verilen Kahraman’lık unvanı da 15 Temmuz darbe girişiminde Ankara Kazan ilçesi halkının göstermiş olduğu mücadele sonucunda bu ilçemize de şehrimiz unvanı olan Kahramanlık unvanı verilmiştir.
Elimizde bir dondurmamız kaldı. Bu değerimize de sahip çıkmadığımız takdirde bu değerimizin de elimizden gitmesi yakındır. Bugün yavaş yavaş markalaşmış yapay dondurma üreten firmalar şehrimizde fabrikalar kurmaya başladı. Şehrimiz unvanı kullanarak dondurma reklamları yapmaya başladılar.
Kısacası her il kendi imajına artı değerler katarak ilerlerken, biz kendi şehrimizin değerlerine sahip çıkamıyoruz ve tek tek kaybediyoruz. Şehrimize sürekli üvey evlat muamelesi yapılıyor. Hepimiz şehrimizin uyuyan makûs talihinin değişmesi veya değiştirilmesi, kabuğunu kırıp Akdeniz’in altın şehri olarak parlamasını istiyoruz. Ama görünen o ki bu isteğimiz sadece sözde kalıyor.
Hoşça ve DOSTÇA kalın.