Dr. Mustafa Bey; İstanbul’da tıp tahsili yapmış, tıbbiye-i şahaneyi bitirmiş ve Maraş’ta serbest doktorluk yapmış, cihan harbinde silâhaltına alınmış ve cihan harbi sonlanınca terhis olarak Maraş’a gelmiş ve İngiliz işgali üzerine vatanın kurtarılması için çalışmaya başlayan Doktor, İngilizlerin çekilip Fransızların geleceği haberi üzerine, Ulu Cami’de miting tertipleyerek işgalleri protesto ettirmiştir. Yine Fransız işgaline karşı teşkilatlanma fikri ilk defa Dr. Mustafa tarafından ortaya atılmıştır. Sürekli çete oluşturan Dr. Mustafa Bey mücadelenin her alanında bir fiil görev aldı. En son Fransız General ile görüşmeden dönerken Ermeniler tarafından pusuya düşürülerek şehit edildi.
Eczacı Lütfü Bey (Köker); Dr. Mustafa’nın küçük kardeşidir. 1909 yılında Maraş’a eczane açan ilk Türk’tür. Cihan harbine katılan, terhis edildikten sonra Maraş’a gelen ve Bertiz taraflarından topladığı çetelerle mücadeleye katılan düşmanın geri çekilmesinde çok katkıları olan bir vatan evladıdır. Kendisi Ahır Dağ taraflarında cephede iken evini Maraşlı çetelere açmış ev adeta askeri birlik olarak kullanılmıştır. Ağır top atışlarıyla evi işgalciler ele geçirildiği haber verildiğinde evi derhal yakın emri veriyor. Tam ev ateşe verildiğinde Ermeniler evden kaçıyorlar. Maraş kurtulduktan sonra Antep cephesine oradan da Haruniye cephesine gidip üç cephede de savaşan kahramandır. Eczacı Lütfü Bey…
Memleketinin işgali üzerine maddi manevi bütün gücüyle mücadeleye katılan, Çarşıbaşı çete reisliğini uhdesine alan, evini Heyet-i Temsiliye’nin emrini tahsis eden, İmalı, Orçan, Ağyar, Kafarlı, Peynirdere ve Bertiz köyleri ile mahallesinden beş yüze yakın çete toplayan, bunların bütün iaşelerini, silah ve cephanelerini temin eden Çarşıbaşı Kilisesinin pencere demirini iki eliyle ayırarak ateşe veren, Tuz Hanı ve Bedesten’i yakması adını mucizeleştiren ve Maraş kurtuluşundan sonra da Antep cephesine yardıma giden Fatmalıoğlu Derviş ‘in şehridir, Maraş.
Kılıç Ali Bey; 1. Dünya savaşı, Çanakkale Muharebelerine katılmış, Sivas’a gelerek Mustafa Kemal Paşa ile tanışmıştır. Mustafa Kemal paşa tarafından, Maraş, Gaziantep ve havalisi Kuvay-ı Milliye komutanlığına atanır. Pazarcık civarında milli teşkilat kurmakla görevlendirilen Kılıç Ali Bey kendisinin bu işe memur edildiğini bizzat Mustafa Kemal paşa tarafından, teşkilat tamamlanır tamamlanmaz, henüz dağınık halde bulunan Fransız kuvvetlerine nerede görülürse görülsün taarruz etmek ve onları taciz etmek emriyle bu bölgeye gönderilir. Umum Kuva-yı Milliye Komutanı olarak ilk bildirisini yayınlayarak, bildiride Fransızların işgaline ses çıkarmayacak olursak Anadolu’muzun en güzel yerlerini işgal ve istilaya devam edeceklerini belirtip teşkilatlanmanın tamamlanmasını, kendilerine gösterilecek yerde toplanmalarını ve gayretlerini göstermelerini bildirir. Harbin 8.günü Maraş içindeki çarpışmalardan istifade eden bazı kişiler şehirde yağma ve talana başlayınca, yağma ve talanın önlenmesi için Kılıç Ali tarafından Maraş çarşısında ve Divanlı mahallesinde karakol kurulması çalışmalarına başlandı. Kümbet kilisesi Kılıç Ali kuvvetlerinin hücumu ile zaptedildi. Birçok Türk şehit oldu. Maraş düşman işgalinden kurtulduktan sonra diğer komşu illere yardıma gitmiştir.
Muallim Hayrullah; İngilizler Maraş’ı işgal edince derin bir kedere bürünen evine kapanarak üç ay dışarı çıkmamış ve Mustafa Kemal ile irtibat kurarak bölgenin durumunu anlatmış, alınacak tedbirler, yapılacak işler hakkında muhaberede bulunmuştur, Akabinde Elbistan’a geçmiş, silah temini için çalışmıştır. Mahalle mahalle köy dolaşarak halkı direnmeye karşı örgütlemeye çalışmış, buralardan topladığı çetelerle Maraş – Antep yolu üzerine karargâh kurmuştur. Fransızların şehre girmesini engellemek için Türkoğlu Maraş yolunun kapatılması ve Fransızların şehre girişlerinin engellenmesi emri verilince, Milli kuvvetler Fransız makineli tüfek ateşi altında zor durumda kalmıştı. Ceceli’den yetişen Muallim Hayrullah Tanış tepe’de Fransızlara şiddetle karşı koydu. Askerlerinin moralini tepeye tırmanıp askerlerine emir veren Muallim Hayrullah bu sırada yaralandı. Kasığından yaralanan Muallim Hayrullah derhal Pazarcık’a oradan da Maraş’a getirilmiştir. Yarası çok ağır olan kahramanımız, mücadeleden uzak kaldığı için çok üzüldüğünden hastalığı daha da artmış, yaranın azması üzerine o günkü şartlarla Antep’e hastaneye götürülmüş, tekrar Maraş’a getirilmiştir. Silah arkadaşı Yörükselimin vefat etmesi üzerine silah arkadaşının cenazesine katılan Muallim Hayrullah’ın yaraları daha da azmıştır. Arkadaşlarının ortak kararı ile Alman hastanesine yatırılarak tedavi edilmeye başlanmıştır. Herkesin iyileştiği haberini beklerken Alman Hastanesinde son nefesinde yetişen annesine beni bu gâvurlar zehirlediler anne deyip hayata gözlerini yummuştur. Muallim Hayrullah Efendinin gerçekten zehirlenip zehirlenmediğinin anlaşılması için Antep’ten bir heyet getirtilmiş ancak bir sonuç elde edilememiştir,
Hoşta ve Dostça KALIN…
Devamı Yarın |