Yıllardan beri saman altından su yürüten haçlı orduları yapmış oldukları kirli oyunları için zemin hazır olmuş olacak ki hadsizlikte bir adım daha ileri giderek adeta İslam âleminin halen uykuda olup olmadığının sağlamasını yapmaya kalkışmaya başladılar. Tabi yine bizlerde tık yok.
Bu güne kadar bizzat oluşumunda bulundukları ve menşeisi oldukları terör örgütleriyle (Işıd, Daeş) tüm dünyaya Müslümanları terörist olarak lanse ederek, dünya kamuoyunda İslami fobiyi aşılamaya çalıştılar. Bunun için en güçlü silahları olan medyayı bile kullandılar. Zaten geçmiş yıllardaki şecerelerine baktığınızda bu ülkelerin terör gruplarından aşağı kalır yanlarının olmadığını görürsünüz. Terör grupları üzerinden yaptıkları stratejik planlarla, önce terör gruplarını oluşturup işgal etmeye çalıştıkları (ki bu çoğunlukla İslam ülkeleri) ülkelere göndererek iç karışıklık çıkartıp ardından bu terör gruplarıyla mücadele maksadıyla ülkeleri işgal ettiler. Yaktılar, yıktılar, öldürdüler, tecavüz ettiler sonrasında da dişlerindeki mazlum kanlarıyla sırıtarak biz demokrasi getirdik buralara dediler. Yine hiç kimse de tık yok.
Şimdi ise tüm haçlı ordusu aynı anda atağa kalkarak milyonlarca İslam ülkelerini yok sayarak hadlerini aşan işlere kalkışmaya başladılar. ABD, kalkar Kudüs’e elçilik açarak Müslümanların kutsal şehri, ilk kıblegahı olan yeri İsrail’in başkenti yapar.
Suudi Arabistan, Muhammed bin Selman’ın başa getirilmesi ile birlikte batılı güçlerin “ılımlı İslam” anlayışıyla ve Vatikan’la da imzalanan işbirliği anlaşmasına göre, Vatikan'ın Medine'de kilise inşa edeceği konuşuluyor. Ilımlı İslam deyince kimlerin aklınıza geldiğini bir düşünün isterseniz.
Yetmiyor, Fransa'da, aralarında eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, üç eski başbakan, Yahudi ve Hıristiyan cemaati temsilcileri Kur’an-ı Kerim'den "şiddet ve Yahudi karşıtı fikirleri yaydığı gerekçesi ile bazı ayetlerin çıkarılması yönünde bildiri yayınlıyor.
Aklımın almadığı ise bu duruma herkesin bilhassa da İslam coğrafyasının sessiz kalması. Armudun sapına, üzümün çöpüne meydanlara inen STK ‘lardan çıt çıkmıyor. Hal böyle olunca ülkemizdeki seçim gündemini de düşündüğümde aklıma bu STK’ların siyasi güdümle çalıştığı kanaati uyanıyor.
Biri çıkıyor, Kudüs, İsrail’in başkentidir, diyor. Biri çıkıyor, Kuranı Kerimi değiştirilelim, diyor. Biri çıkıyor Kabeye kilise inşa edelim diyor. Bizler ise adeta lal olup sus pus içinde uyukluyoruz. Hani nerde dava adamları, dava insanları, bu dava bu kadar mı sahipsiz yahu. Söze gelince mangal üstünde kül bırakmayanlar, sofilikten suyu üfleyerek içenler nerdeler. İçimizden buğz bile edemeyecek duruma gelmiş isek, Kırmızıçizgimizdir, dediğimiz konularda kırmızıçizgilerimiz esnemeye başladı ise yazıklar olsun, Bizlere…
HOŞÇA ve DOSTÇA KALIN…
Abdulkadir YILMAZ